11 Eylül 2017 Pazartesi

FAZLA ÇALIŞMA ONAYI KONUSUNDA GÜNCEL GELİŞMELER

Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 25 Ağustos Cuma günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu yönetmelik değişikliği ile fazla çalışma onayı konusunda radikal bir değişiklik yapıldı. Fazla çalışma için aranan her yıl onay alma şartı kaldırılırken, çalışanın verdiği onayı geri alabilmesine ilişkin düzenleme getirildi. Bu değişiklikle birlikte ortaya yeni bir hukuksal tablonun çıktığını görüyoruz. Bu tablo kanımızca uygulamada sorunlara da yol açabilecek nitelikte.  Yeni uygulamayı doğru yorumlayabilmek için, Yönetmelik öncesi hukuksal yapıyı kısaca belirtmek (1), sonra  değişikliğin hukuki çerçevesini ve etkisini incelemek (2) çıkabilecek hukuksal sorunları değerlendirmek (3) ve nihayet olması gereken hukuk bakımından ne yapılmalıydı (4) sorusuna yanıt aramak isabetli olacaktır. 

(1)    Fazla Çalışma Onayı Konusunda Yönetmelik Öncesi Durum
Fazla çalışma konusunda, 4857 sayılı İş Kanunu, “Fazla saatlerle çalışmak için işçinin onayının alınması gerekir” hükmünü içermektedir. Öğretide bu onayın “iş sözleşmesi” ile alınabileceği hemen hemen fikirbirliği ile benimsenmektedir. Buna göre iş sözleşmesinde çalışan fazla çalışmaya onay verdiğinde, ortak işveren kendisinden bu talepte bulunabilecek, çalışan da bunu kabul etmek durumunda olacaktır. Ancak, Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik bu konuda bir adım ileriye gitmiş, söz konusu onayın her yıl alınması zorunluluğunu öngörmüştü. Bu düzenlemenin normlar hiyerarşisine uygunluğu tartışmalıydı. Öğretide, iş sözleşmesi ile alınan onayın yeterli olabileceği savunulmakla birlikte, uygulamada özellikle Çalışma Bakanlığı Müfettişleri, söz konusu onay belgelerinin varlığını aramaktaydı.

(2)    Yeni Yönetmelik Ne Getirdi?
Yapılan değişikliğe göre, “Fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay iş sözleşmesinin yapılması esnasında ya da bu ihtiyaç ortaya çıktığında alınır ve işçi özlük dosyasında saklanır. Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapmak istemeyen işçi verdiği onayı otuz gün önceden işverene yazılı olarak bildirimde bulunmak kaydıyla geri alabilir”.  Buna göre, işverenlerin iş sözleşmesi ile aldıkları onay geçerli ve yeterli olabilecektir. Söz konusu düzenleme bu açıdan işverenleri rahatlatacak ve her yıl onay alma zorunluluğunu ortadan kaldıracaktır. Başka bir anlatımla, artık her yıl düzenli olarak fazla çalışma onayı alınmasına gerek bulunmamaktadır. Fazla çalışma onayı, iş ilişkisinin başlangıcında bir iş sözleşmesi hükmü ile alınabilecektir. İş sözleşmesi bu nitelikte bir hüküm içermiyorsa, çalışan ile süreli veya süresiz olarak fazla çalışmaya onay verdiğini gösteren bir protokol yapılabilecektir. Söz konusu değişiklik isabetli görünmekle birlikte, özellikle çalışanın 30 gün öncesinden yazılı bildirimde bulunmak suretiyle geri alınmasına ilişkin düzenleme isabetsizdir ve uygulamada da sorunlara yol açacak niteliktedir. Konuyu aşağıda inceleyeceğiz (3).

(3)    Çalışanın Verdiği Onayı Geri Alması Mümkün Müdür?
Yönetmelik değişikliğe göre çalışan verdiği onayı, 30 gün öncesinden yazılı olarak bildirimde bulunmak suretiyle geri alabilecektir. Söz konusu yönetmelik değişikliğini isabetli bulmaya olanak yoktur. Bu düzenleme, sözleşmeler hukukunun temel ilkelerine uygun düşmediği gibi (3, a), mukayeseli iş hukukundaki yaklaşımlara aykırı (3, b) uygulamaya zarar verici (3, c) nitelikte olmuştur.

a)      Yönetmelik Değişikliğinin Sözleşmeler Hukuku Bakımından İsabetsizliği
Çalışanın sözleşme ile verdiği onayı tek taraflı iradesi ile geri alabilmesi, kanımızca öncelikle sözleşmeler hukukunun genel ilkelerine ters düşmektedir. Gerçekten, teknik anlamda fazla çalışma onayının geri alınmasına ilişkin işlem bir “sözleşme hükmü değişikliği” olup, bu değişikliğin karşı tarafın rızasıyla yapılması esastır. Dolayısıyla, verilen onayın tek taraflı olarak ele alınması bu temel mantığa ters düşmektedir.

b)      Yönetmelik Değişikliğinin Batı Avrupa Örneklerine de Ters Düşmesi
Fazla çalışma ve bu konuda çalışanın onayı konusunda Avrupa ülkelerinde farklı modellerin varlığını görüyoruz. Ancak bu modellerde, çalışanın özel yaşamı ve işverenin menfaatlerinin dengelenmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir. Nitekim Fransız Hukukunda; işverenin fazla çalışma talebi yönetim hakkı kapsamında kabul edilmekte ve yıllık 220 saate kadar olan fazla çalışmaları çalışanın kabul etmek zorunda olduğu esası benimsenmektedir. Söz konusu sürenin aşılması, çalışanın sağlık durumunun fazla çalışmayı elvermemesi, iş sözleşmesinin fazla çalışmayı sınırlaması gibi durumlarda çalışanın fazla çalışmayı reddedebileceği kabul edilmektedir. Lüksemburg’da ise, günlük 2 saati ve haftalık 48 saati geçmemek koşuluyla çalışan fazla çalışmayı kabul etmek durumunda bulunmaktadır. Burada üst düzey çalışanların çalışma süreleri ise esnek şekilde belirlenebilmekte, fazla çalışma ücretleri ücretin içine dahil sayılabilmektedir. İsviçre Hukukunda ise, işin gereklilikleri ile işveren çalışanın fazla çalışma yapması talebinde bulunabilmektedir. Bu durumda eğer çalışan fiziksel ve psikolojik olarak fazla çalışmayı yapabilecek durumda ise ve işveren iyi niyetle (dürüstlük kurallarına uygun olarak) böyle bir talepte bulunuyorsa, bu talebin yerine getirilmesi gerekmektedir. Alman Hukukunda ise işverenin tek taraflı olarak fazla mesai yaptırabilmesi kabul edilmemekte, bunun çalışanın rızasına dayanması gerektiği benimsenmektedir. Bu rızanın ise, iş sözleşmesi ile olabileceği gibi işyeri komitesinin anlaşması (§ 87, BetrVG) veya toplu iş sözleşmesi ile de söz konusu olabileceği benimsenmektedir.

Görüldüğü gibi, Batı Avrupa’da getirilen düzenlemelerde menfaat dengesi dikkate alınmakta, ancak çalışanın tek taraflı olarak fazla çalışmayı reddedebileceği gibi bir anlayış görülmemektedir. Hatta, belirli koşullarda ve sınırlarda fazla çalışma işverenin “yönetim hakkı” kapsamında dahi kabul edilebilmektedir. Buna göre, Yönetmelik ile getirilen “onayı geri alma hakkı” mukayeseli hukukta kabul edilen esaslara da ters düşmektedir.

c)       Yönetmelik Değişikliğinin Uygulamada Yaratacağı Sorunlar
Yapılan Yönetmelik değişikliği, uygulama bakımından da sıkıntı yaratacak gibi görünmektedir: gerçekten bazı çalışanların fazla çalışma onaylarını geri çekmesi, fazla çalışmaya kalan çalışanlar bakımından da huzursuzluk kaynağı olacaktır. Nitekim uygulamada özellikle İnsan yönetimi uygulayıcıları, fazla çalışma süreçlerinde eşitliğe ve dengeye özellikle dikkat etmektedir. Bu değişiklik, onayı geri alan çalışanlar bakımından eşitlik ve dengenin bozulması riskini de getirecektir.

(4)    Nasıl Düzenleme Olmalıydı?
Kanımızca, fazla mesai konusunda işletme ve çalışan menfaatlerini dengeleyen bir düzenleme yapılması en isabetli yoldur. Buna göre, Lüksemburg ve Fransa’da olduğu gibi, belirli bir süreye kadar işverenin fazla çalışmayı tek taraflı olarak talep edebilmesi (örneğin günde 3 saati, haftalık 50 saati aşmama gibi), bunun ötesinde çalışanın onayıyla fazla çalışmanın yapılması gibi bir model bize en uygun yöntem gibi görünmektedir. Başka bir anlatımla, fazla çalışma konusu ne mutlak olarak işverenin yönetim hakkına bırakılmalı, ne de çalışanın tamamen reddedebileceği bir yapıda olmalıdır. Uygulama bakımından Yeni Yönetmelikte getirilen onayı geri alma hakkı, özellikle işyerinde sorunlu bir sürece giren ve tazminatlarını alabilmek için işvereni kendisini çıkarmaya yönlendiren çalışanlar bakımından kötüye kullanılabilecektir.  Sonuç olarak, her yıl yenilenen onay belgelerini alma zorunluluğu, iş sözleşmesinde hüküm varsa artık söz konusu olmayacaktır. Ancak Yönetmelik değişikliğinin getirdiği onayı geri alma hakkı uygulama bakımından tartışma yaratacak nitelikte görünmektedir.